Doğumdan
sonra başınıza gelebilecek en zor durumlardan birisi de gitmek zorunda
olduğunuz düğünler… Hiç abartmıyorum inanın. Öncelikle bebeğiniz akşamları
sizsiz durmuyor, sürekli emmek istiyor evde bırakamıyorsunuz. Eee düğüne
götürünce de orada aşırı ses, ışık ve sevgi gösterine maruz kalıyor. Ama
mecbursunuz gitmeye, bebeği de yanınıza alıp gidiyorsunuz… Sonuçta o sizin en
yakın arkadaşınız, sevdiğiniz bir dostunuz ya da kuzeniniz.
Demir
ilk düğününe 4 aylıkken gitmiş ve tüm düğün boyunca uyumuştu. O kadar yüksek
sesli müzikle nasıl o kadar derin uyuduğunu hala anlayabilmiş değilim. İlk
düğünü referans alarak Demir’i 6 aylıkken çok sevdiğimiz bir arkadaşımızın
düğününe götürdük. Nasılsa düğünlerde uyuyordu. Hatta nasılsa uyuyacak
pijamasıyla mı götürsem diye bile düşündüm, çünkü bir önceki düğünde çok
süslenmiş, ama hiiiiiç pusetinden çıkmamıştı. Ama ben gene de pijamayla
götürmedim tabi, papyonunu, pantolon askısını ve rugan ayakkabısını giydirdim :)
Öncelikle
düğüne gitmeden önce “ne giyicem ben şimdi” sorunuyla karşı karşıya
kalıyorsunuz. Doğum yapmışsınız eski kıyafetler olmuyor. Yeni bir şey alsanız
boşa masraf nasıl olsa zayıflayacaksınız!.. Ama düğünde de arkanızdan “Ayyy
hala doğum kilolarını verememiş” ya da “ bi çocuk doğurdu saldı kendini” gibi
cümlelerin sarf edilmesini de istemiyorsunuz.. Bir de emzirme eylemi var
düşünülmesi gereken, ona uygun kıyafet seçmek lazım…
İşte
ben de “ne giycem şimdi de hem bakımlı hem zayıf görünücem” sorularıyla gardırobumun
hepsini yatağın üstüne indirirken eski elbiselerimden birinin içine zorla
girebildiğimi keşfettim. Fakat elbisenin fermuarı çoook zor kapanıyordu.
Terziye verip fermuarı öne aldırmama rağmen istenilen rahatlık düzeyine
ulaşmamıştı. Ancak birinin yardımıyla fermuar çekilebiliyordu. Ben fermuarı
kavuşabildiği kadar bir araya getiriyordum, eşimde var gücüyle çekiyordu! Tabi
unutulmaması gereken en önemli şey ise emzirmek zorunda kalınabileceği. Ben o
elbiseyle emzirmek için o fermuarı açıp, elbiseyi neredeyse çıkarmak zorunda
kalacağımı bile bile yeni bir elbise almamak için bu riske girdim. Sonuç da
Demir düğün boyunca uyuyacakti….
Düğün
günü elbiseyi giymeden Demir’i bir güzel emzirdim. Bir de üstüne 90 cc mama
verdim. Planım bu tokluk derecesiyle çocuğun kesin uyuyacağı yönündeydi. İlk
defa o gece Demir’e o kadar çok mama verdiğimiz için biraz vicdanım rahatsız
olsa da “yapcak başka bir şey yok” düşüncesiyle kendimi rahatlattım.
Düğün
salonuna girdiğimizde salonda hafif bir müzik çalıyordu ve benim miniğim
midesinde tıka basa anne sütü+90 cc mama olmasına rağmen bir türlü uykuya
geçemiyordu. Bir de sevmek isteyen eş dost sırayla kucağına alınca bizim ki
feryadı kopardı. Hiçbir şekilde sakinleşmeyen bebeğimizi sakinleştirmenin tek
bir yolu vardı “emzirmek” !!! Benim üstümde ise dapdaracık elbise… Neyse başka
çaremiz yok diyerek eşimle birlikte gelin odasının yolunu tuttuk. Neyse ki
gelinle damat henüz ilk danslarını yapmakta oldukları için odayla işleri yoktu.
Mecbur elbiseyi boynuma kadar sıyırarak, dona, sıkıla bebeğimi emzirdim, biraz
sakinleşti ama uyumadı. Neyse en azından sakinleşti diyerek tekrar arkadaşlarımızın
yanına döndük. Pusetinde durmayı kesinlikle reddetti, kucağımızda biraz
ışıkları seyrettikten sonra onu sevmeye çalışan bir arkadaşımızın yüzüne bakıp
bakıp ağlamaya başladı. Hadiiii bi türlü sakinleşmiyo… Elimizde Demir’in o
sıralar en sevdiği plastik bir oyuncak ve ağlayan altı aylık bir bebekle gene
gelin odasının yolunu tuttuk. … Neyse gene emzirme eylemini gerçekleştirdikten
sonra bu sefer benim fermuar kapanırken biraz tekledi. Zaten kucağımda bebek
olduğu için fermuar kapatma konusunda gereken desteği veremiyordum! Neyse ki
fermuarı patlatmadan kapatmayı başardık. Tekrar döndük masamıza. Bu sefer de
teyzelerden bir tanesi “Aaa Ali
Kangal’ın torunu bu mu?” diye haşince vura ısıra sevince geri dönülmez yola
yeniden girdik. Ben, eşim, Demir ve plastik oyuncağımızla 5 dk önce
bulunduğumuz aynı yerde ve aynı pozisyondaydık... Gitsek mi gitmesek mi diye
konuşurken Gelin odasına girmek istedi! Neyse benim emzirdiğimi öğrenince
vazgeçti, anlayışlı gelin… Tabi biz “ayyy gelin odasını da zapt ettik, ayıp
oluyo” düşünceleriyle ve “Allah’ım n’olur fermuar patlamasın” yakarışlarıyla bir emzirme seansını da çocuğu
uyutamayarak tamamlayıp, salona döndük. Eşimin gel biraz daha mama verelim
fikrine karşı koymadan 60 cc daha mamayı Demir’e verdikten sonra uyuması için
kucağımızda sağa sola salınırken, bizimki gene başladı mı ağlamaya!!! Sallıyoruz, öpüyoruz, okşuyoruz, çeşitli
şaklabanlıklar yapıyoruz susmuyor, susmuyor! Hadi bakalım gene gelin
odasına… Bu sefer gene abuk subuk bir
pozisyonda emzirmeye çalışırken gene gelinin odaya geleceği tuttu. Parfümünü
istiyormuş, kapı aralığından yüzsüz yüzsüz verdik parfümü. Sonuçta orası artık
gelin odası değil, emzirme odası değil mi?!!! Demir gene uyumayınca “en iyisi
gidelim düğünü nasıl olsa göremiyoruz, çocuğa daha fazla işkence etmeyelim”
dedik.. Neyse ben toparlandım, eşim elbisenin fermuarıyla uğraşıyor, benim
kucağımda Demir… bilin bakalım ne olduuu?? Hayır hayır fermuar patlamadı, Demir
babasının ellerine kustu!! Sağa sola bakıyoruz peçete falan yok! Biz de anne
bakım çantası yerine plastik oyuncakla dolaştığımızdan yanımızda
silebileceğimiz hiçbir şey yok! Benim fermuar kapanmıyor bu arada. Ben tek
elimde Demir, uğraşıyorum olmuyor, eşimin elleri berbat kapıyı bile açamıyo!!
Bu arada yanımızda telefon da yok! Eşimin kravatını gözden çıkarıp, daha sonra
da benim fermuar operasyonumu tamamladıktan sonra düğünden kaçarcasına
ayrıldık. Şimdi bunları gülerek yazıyorum ama ne kadar stres olmuştum
anlatamam. Emzirme odasındaki varaklı ayna dışında O düğünden hiçbir şey
hatırlamıyorum, ne gelinin saçını ne gelinliğini ne mönüyü!!! Bi ara keman
çalıp dans eden kızlar görmüş olabilirim..
Bu
yazının ana fikrine gelince:
1.
Eğer bebekle düğüne gidiyorsanız emzirmeye uygun
bir kıyafet seçin
2.
Baktınız ki çocuk durmuyor, zorlamayın, tebrik
edin, çıkın
3.
Bebeğinizi emzirmeye götürürken mutlaka anne
bakım çantanızı da yanınıza alın
4.
Mümkünse bebekle düğüne gitmeyin! :))
Yaşaması kötüdür eminim ama okuması çok eğlenceliydi. :-)
YanıtlaSilMerhabalar:) gerçekten yaşaması çok zordu ama akıllanmıyorum ki düğünlere devam!!! Eğlenerek okumanız beni çok mutlu etti:) Sevgiler...
Sil