30 Haziran 2014 Pazartesi

DOĞUM GÜNÜ PLANLAYANLAR İÇİN 10 ÖNERİ (Bir Doğum Günün Perde Arkası)

Ne zamandır kamera arkası postu yazacağım bir türlü başına oturamadım. Doğum günün üstünden tam bir ay geçti, ancak yazabiliyorum. Bunda işleri yarım bırakıp tatile gidişim, hasta bir çocukla dönüşüm, ne işlerin ne de bebeğimin sağlığının bir türlü düzene girememesi sanırım geçerli mazeretler. İşler son sürat devam ediyor, fakat oğlum iyileşti ya “vız gelir” hepsi diyerek doğum günü yapacak arkadaşlarıma önerilerimi yazmaya başlıyorum.

Öneri 1. Eğer açık havada doğum günü yapacaksanız, mutlaka iç mekanı da organizasyonunuza uygun olsun. Çünkü yaz günü bile olsa aniden bastıran yağmurlara engel olamıyorsunuz. Neyse ki bahar ayı olmasına rağmen Demir Adam’ın doğum gününde yağmur yağmadı, çünkü iç mekan yetersizdi. Ama stresi bile yetti.

Öneri 2. Mekanın sahibine kaçta gelip kaçta gideceksiniz, o mekanı nasıl kullanacaksınız gibi ayrıntılı bilgileri de vermenizi öneririm. Biz mekan sahibesine bu tip bilgileri vermemize rağmen oğlumun ilk doğum gününü bana zehretti. Mekanın kaçta hazır olması gerekiyor, masalar nasıl yerleşecek mutlaka önceden konuşun. Yoksa kendinizi masa taşırken bulup “bu işte bir terslik” var diye düşünürken bulabilirsiniz. Tıpkı bizim gibi! Ya da mekan sahibesi kapıdan çevirdiği tek bir müşteri için “sizin yüzünüzden bir sürü müşteri kaçırdım” diyecek kadar küstahlaşabilir.

Öneri 3. Unutmadan servis elemanları ve sayısı hakkında mutlaka görüşün. Bir ara ben masalardan tabak toplayıp, tabak getirirken kendimi buldum! Ne oluyo yaa dememe kalmadan, “çatallar ikinci çekmede” diyen bir sesle karşılaştım!!!
Öneri 4. Daha önceden bu tip organizasyonlara kapılarını açmış bir yeri tercih etmenizi öneririm. Yapılan organizasyon sayısı, bu organizasyonlarda ki katılımcı sayısı gibi bilgiler çok büyük önem taşıyor. Bizim seçtiğimiz kafe daha önceden bu tip organizasyonlar yapmasına rağmen sanırım ilk defa bu kadar kalabalık bir misafir grubuna kapılarını açtılar ve maalesef çuvalladılar!!!
Öneri 5. Menü önemli olan bir başka nokta. Zaten günümüz doğum günlerinde cupcake, kurabiye demirbaş oldu. Malum doğum günü pastası da var. O nedenle tuzlulara ağırlık vermenizi öneririm. İçeceklere gelince, zaten bebek doğum günlerinde genellikle meyve suyu, çay, kahve gibi içecekler tüketiliyor. Bunları sayıya bağlamamanızı, limitsiz tutmanızı öneririm. Çünkü kim, ne kadar, ne içti hesabı yapmak gerçekten çok zor. Benim tercih ettiğim mekanın en avantajlı tarafı bu oldu çünkü, herkes istediği kadar yedi, içti. Bol bol yetti hatta artanları yanımıza paket yaptılar. Bir de her şey çok lezzetliydi. Şimdi yiğidi öldürelim ama hakkını verelim değil mi? :)
Öneri 6. Az kalsın yazmayı unutuyordum. Organizasyon saati çok önemli. Çocuğunuzun uyku saatlerini hesaplayarak, en keyifli olduğu saatlerde partinizi planlamanız belki de en önemli nokta. Uyuyamadığı için huysuzlaşan bir çocukla partiye ev sahipliği yapmak gerçekten çok zor olur. Neyse ki Demir Adam uykusunu almış, partisine hazırlanmıştı:) Saat konusunda bir diğer önemli nokta ise mekanın partiye hazırlanması ve elbette annenin partiye hazırlanması için çok erken olmaması avantaj sağlar. Biz saat 12.00’da yapmak zorunda kaldık. 19 Mayıs tatili öncesi yaptığımız için aile ve arkadaşlarımızdan yola çıkacalar vardı ve bizim için bir gün daha Ankara’da kalmışlardı. Saat 12.00’a yetişmek çok zor oldu çoookkk!! Hatta ilk gelen misafirler süslemelere yardım ettiler:)
Öneri 6. 19 Mayıs tatili deyince aklıma geldi, böyle resmi tatillerin önünden parti planlamayın, birlikte olmayı çoookkk istediğiniz insanlar katılamayabiliyorlar…
Öneri 7. Fotoğraf çekecek kişiyi mutlaka önceden ayarlayın. İlla profesyonel fotoğrafçı tutmak zorunda değilsiniz tabi. Ama mutlaka biri olsun. aile veya arkadaş çevrenizden birisi bu konuda gönüllü olursa çok iyi olur. Çünkü ne fotoğraf çekmeyi ne de fotoğraf çektirmeyi düşünebiliyorsunuz. Demir Adam’ın doğum günü fotoğraflarını Hacettepe Üniversitesi Fotoğrafçılık Kulübünden bir öğrenci çok az bir ücret talep ederek çekti. Böylelikle hemen hemen doğum günün her anı ölümsüzleşmiş oldu…
Öneri 8. Eğer süslemeleri bir firmayla anlaşıp yapacaksanız, mutlaka önden yaptıkları çalışmalardan birer örnek isteyin. O gün hayal kırıklığı yaşamak istemezsiniz değil mi? Ben tüm süslemeleri kendim hazırladım biliyorsunuz. Çıktıları nereden aldığım soruldu birkaç kez. Buradan Beta-Copy (Ankara Kurtuluş’da) çalışanlarına çok teşekkür ediyorum. Bir gün Demir’le gittik ve kapıda “Aaaa Demir Adam gelmiş” diye karşıladılar. Böylece tanışıklıkları sadece basılı materyallerde kalmamış oldu:)
Öneri 9. Eğer birinci yaş doğum günü kutluyorsanız ve hala bebeğiniz anne sütü alıyorsa emzirmeye elverişli bir kıyafet giymenizi öneririm. Kalabalıktan sıkılıp, memeye sığınmak isteyen bir yavrunuz olabilir!!
Öneri 10. Eğer çocuklu misafiriniz çok olacaksa, çocuklar için oyun alanı ya da koşup oynayabilecekleri bir alan sunan mekanları tercih etmeniz partinizin selameti açısından büyük önem taşıyor. En azından yakınlarda bir park olsun ki herkes rahat edebilsin…
Eğer evde bir organizasyon planlıyorsanız bu konuyla ilgili önerilerim Demir’in diş hediği postundan sonra yayında olacak. Takipte kalın;)

 

23 Haziran 2014 Pazartesi

DEMİR ADAM "HASTA" OLDU/6. HASTALIK

Merhabalar,
Hastalık yazısı yazmak gerçekten çok nahoş bir durum fakat “eşekten düşeni eşekten düşen anlar” misali ne zaman bir konuyu merak etsem baktığım ilk yerlerden biri anne-bebek blogları oluyor. Oğlumun geçirdiği 6. Hastalıkta da bi kaç makale araştırdıktan sonra baktım ki doktorlarla aynı dili konuşmuyoruz annelerin deneyimlerine başvurmayı tercih ettim :)
Bir kere hastalığın adı çok itici “6. Hastalık”!!! Sanki ilk 5’i geçmiş, sıra 6.’ya gelmiş gibi anlaşılıyor. Oysa ki bu hastalığa neden olan virüs tip tipmiş. 6. tipine bir isim bulamadıklarından olsa gerek ismi böyle ezik kalmış. Bu hastalığı ne kadar aşağılasam az, çünkü oğlum tam 3 gün ateşler içinde kaldı. Üstelik ilk ateşlenmesi böyle 39-40 derecelere kadar çıkınca bu annenin aklını kaçıracak noktaya geldiğini tahmin edersiniz sanırım.
6. Hastalık oğlumu en keyifli olduğu yerlerden birinde, havuz başında yakaladı. Götürdüğümüz doktor boğazı biraz kızarmış deyice, “ilk tatilimizde çocuğu hasta ettik” diye ne kadar vicdan azabı yaşadım ah bi bilseniz… Meğer zaten tatile gittiğimizde pusuda bekliyormuş hain virüs, 10 gün kuluçka süresi varmış.
Eğer çocuğunuzun burnu akmıyor, öksürmüyor, kusmuyor yani hiçbir hastalık belirtisi göstermeden ateşler içinde yanıyorsa altıncı hastalık olabilir. Antibiyotikler bu hastalıkta işe yaramıyormuş, sadece ateş düşürücüler kullanılıyor fakat onlar da tam ve uzun süreli bir rahatlama sağlanamıyor. Döküntüler ateş tamamen düştükten sonra başlayıp 1-2 gün içinde kayboluyor.  Ama o ateş var yaaaa tam 3 gün sürdü… Okuduğum ve doktorumuzun söylediği kadarıyla da ortalama 3 gün ateş, sonra döküntü şeklinde bir seyri varmış “Ezik 6. Hastalığın”!!!
Burada kullandığımız ateş düşürücülerin adını yazmayacağım, çünkü çocuğunuzun ateşi böyle nedensiz yere yükseliyorsa doğruuuu doktora gitmekte fayda var. İnternet yüzünden kendi kendimizin doktoru olmaya başladık (!) ama kendi kendimize reçete de yazmayalım değil mi? Hele ki söz konusu olan çocuklarımızsa… Zaten doktorlar nedeni belli olmayan yüksek ateşten çok endişe duyup takip ediyorlar, döküntüyle sonuçlanınca 6. Hastalık olduğunu anlayıp rahatlıyorlarmış.
Bu arada 6. Hastalık , 6 ayla 3 yaş arasında genellikle bahar aylarında görülen bir hastalıkmış. Diş çıkarma zamanlarında da çocuklar kolay enfeksiyon aldıklarından dolayı ( her şeyle diş kaşıma eğiliminde olmaları nedeniyle) görülebiliyormuş, bizimki de tam bu döneme denk geldi. 13. Ayda ilk dişlerini çıkaran oğlum, ilk ateşli hastalığını da bu dönem yaşamış oldu…
İşte ilk hastalıkta böyle geldiii geçtiii… Eğer bu yazıyı okurken çocuğunuzun nedeni belli olmayan yüksek ateşi varsa doğruuu doktora, eğer tanı almış bir altıncı hastalığı varsa panik yok, sabır var anlaştık mı?
“Çocuklarımız hasta olmasın yaaaa!!” diyerek bu yazımı noktalıyorum.
Sevgiler...