18 Temmuz 2014 Cuma

DEMİR ADAM/İLK ADIMLAR...

Bugün 18 Temmuz 2014 oğlum ilk adımlarını attı… Gazze bombalar altındayken, oğlumun bağımsızlığına ilk adımları bunlar… Sevincimiz, hüzne karıştı… Dünyanın bir yerlerinde esaret varken, benim miniğim bağımsızlığını ilan ediyor… Başkalarının yavruları tehdit altındayken, yalnız kalmışken, çaresizken, ana-babaların kolları boşken, gözleri yaşlıyken, bir şehir yıkılmışken, oğlum özgürlüğüne koşuyor… Karmakarışığım…
Hep O’nun ilk bağımsız adımlarını attığında yanında olmak istedim… Bu ilk adımların heyecanını kaçırmaktan korktum. Çalışan annenin kaderi işte… Ama kaçırmadım, bugün sabah bağımsız ilk adımlarını attı hatta koştu benim biriciğim… O heyecan görülmeye değerdi… Ne kadar heyecanlandı, ne kadar mutlu oldu anlatmaya kelimelerin gücü yetmez…
Canım oğlum, her adımın sana heyecan versin, hayatta attığın her adımdan mutlu ol… Annen hep yanında, düşme diye arkanda, sağında, solunda… Olur da bir gün düşersen korkma, kaygılanma…Uzat ellerini, yanındayım….
 
Demir'in Gelişimsel Kütüğü'nden- Tarihe Not:)

14 Temmuz 2014 Pazartesi

KUTLAMALAR/DEMİR ADAM ARTIK ÇOK DİŞLİ

Bir kutlamayı daha geride bıraktık. Bu tip organizasyonları yapmak, düşünmek, fikirler üretmek bana çok büyük bir heyecan veriyor. Hele ki ürünler ortaya çıkınca, iltifatlar alınınca değmeyin keyfime:) Canım oğlum belki bu kutlamaların hiç birini hatırlamayacaksın ama hepsi senin için, bu satırların hepsi senin için yazılıyor... Bütün özel günlerini böyle coşkuyla, hep beraber kutlarız inşallah..
Demir Adam'ın dişleri 13. ayda çıkmaya başladı. Daha erken çıksaydı sanırım bu kadar hazırlık yapamazdım, çünkü doğum günü ile çok meşguldüm. Doğum günü postunu hala okumadınız mı yoksa? o zaman hadi bakalım tık tık :)
Öncelikle bu çocuk diş hediğinde ne giyecek? Peki bu anne ne giyecek? soruları her kutlamada olduğu gibi karşımıza çıktı. Ben de yürüyüş yolumda düşünürken,  oğlumun 13. ayda çıkan iki dişine ithafen üzerinde "Demir Adam Artık Çok Dişli" yazan yazan t-shirtler bastırma kararı aldım. Önce sadece Demri Adam'a bastıracaktım bu t-shirtü ama sonra kendime hatta kırtasiyeye girince eşime de bastırma kararı aldım. Eşim öyle bir örnek giyinmeyi pek sevmese de bizi kırmayıp, en azından fotoğraf çekimi bitene kadar giydi bu t-shirti :)
Eğer siz de böyle bir baskı  yaptırmak istiyorsanız, işlem basit. Hemen bilgisayarınızda bir word sayfası açıyorsunuz, istediğiniz word art'ı seçip metninizi yazıyorsunuz. Sonra baskı kalitesine güvendiğiniz, t-shirtte basan bir kırtasiyeye, pamuklu kumaşınızla gidip baskı işlemini yaptırıyorsunuz. Bazı kırtasiyeler de t-shirt, alttan çıt çıtlı badi bile bulunuyor bu arada:)
Ben bir gece öncesinden yakasına keçeden papyon kesip yapıştırdığım, tshirti götürdüm.
 
 

Az önce yazdığım gibi kırtasiye de niyeti bozup, eşime de bir t-shirt bastırdım:)
 

 
Gelelim konuklara hediyeye:) Demir ek besinlere geçtiğinde ilk şeftali suyunun tadına bakıp, bayılmıştı:) İşte bu nedenle konuklarıma şeftali reçeli vermeye karar verdim. Annem mis gibi şeftali reçeli yaptı. Ellerine sağlık annemmmm:)
 
 
Üzerindeki dişlere gelinceee,  masa örtüsü diktirmek için gittiğim terzinin yanındaki nikah şekercisine "aaa bi bakıyım şuraya" deyip girişim ve torbamda bu seramik dişlerle çıkışım arasında 5 dk. var:) Alışveriş hızıma kimse yetişemez demiş miydim :)))
 
 
Konuklara bir diğer hediyem ise seyahat boy ağız çalkalama suyu:) tabi orijinal etiketini çıkartıp, üzerine "Demir Adam Artık Çok Dişli" yazan etiketleri yapıştırmayı da unutmadım...
 
 
Malum bu partimizde  konseptimiz diş, hediyelerimiz hep ağızla,  dişle ilgili olsun dedim:)

 
Yürüyüş yolumda ilk aklıma gelen aslında diş macunu  kutusu yapıp, içine diş macunu koymaktı. Google'dan bir diş macunu kutusu örneği bulup, eşim de üzerlerindeki yazıyı değiştirince, ortaya bu diş macunları çıktı:) Google sen olmasan ben ne yapardım!:) Kutuların içine de seyahat boy diş macunlarını koyduk. Tatille çıkarken ağız sağlığınız için macununuz, ağız çalkalama suyunuz bizden;)


Tabi bu hediyeleri koymak için bir hediye poşetine ihtiyaç vardı. Bunun için Gimat'tan bu karton poşetleri aldım...

Üstüne de kendim Word programında etiketlerini hazırladım. Google Google, dişler tabiki Google'dan;)
 
Eeeee bu tip kutlamalar kurabiyesiz olmaz:) Hele ki anne kurabiye yapmaya meraklıysa hiç olmaz;) O nedenle üzerinde "Demir Adam Artık Çok Dişli" yazan kurabiyeler yaptım. Konsept renlerimiz mavi-yeşil olduğu için renkleri de ona göre ayarladım;)
 

 
Diş şeklinde kurabiye yapmadan da olmaz dedim:)

 
Demir Adam'ın doğum günü hazırlıkları sırasında patlamış mısır kutusu yapmayı, çikolata kaplamayı öğrendiğim için, "bu öğrendiklerimi pratik yapmalıyım" diyerek diş hediği içinde hazırladım:)
 

 
bu arada çikolata olarak nesle çok güzel kaplanıyor. İçinin jelatinindeki nesle yazısı da pek belli olmadığı için özel üretimmiş gibi duruyor :)

 
Hayatımda ilk defa bu parti için "beze" yaptım. Şekilleri bi anormal olsa da tatları ve kıvamı güzeldi;) Bu kavanozları dolduracak hacimli ve yenebilen ne olabilir diye düşünürken aklıma bezenin gelmesiyle renkli bezeler yapma macerasına atıldım:)
 
 
Suları da gene kapladım. Artan dişleri de yapıştırınca hiç de fena olmadı ne dersiniz?
 
 
Eveettt diş hediğinin yıldızı şüphesiz ki"hedik"

 
Bu plastik bardakları da gene Gimat'tan aldım. Gimat 5'de Barış Plastik:) Hemen iki yanda  da kağıt poşetleri aldığım dükkan var bu arada:)

 
Bardakların üzerine etiketleri eşim hazırladı, ben yapıştırıp, tülle bağladım. bu arada tülü ne kadar kalın bağlarsanız o kadar güzel duruyor. üç kat tülü, dört parmak kalınlığında keserek bağladım..

 
Ahhh ahh cup-cakeler. ben  yaptım demeyi çok isterdim ama henüz cupcake yapmaya başlamadım. ama en kısa zamanda bir deneyeceğim ve tahmin edersiniz ki bıkana kadar (şeker hamurlu, kremalı, sade...) bissürü bissürü deneyeceğim:) Bu kekler very cupcake'den. Tunalı'da ve Cepa'da bulabilirsiniz. 3 çikolatasını o gün bulamamıştım ama siz bulursanız kaçırmayın derim;)
 
 
Kutlamaların olmazsa olmazı tabi ki "pasta":) Bu pastayı Demir'in Ayşegül Halası (Canigom) yaptı. Doğum gününde ki iki pastayı da o yapmıştı. İnanılmaz bir el becerisi var... Buradan tekrar füüüüvvvyyyttt (ıslık efekti) ve kocaman bir alkıışşşşş halaya:)
 
 
 
İşte şeker masamızın genel görünümü...

 
Masa örtüsünü doğum günü için diktirdim. Giydirme masa örtüsü diye geçiyormuş dikiş literatüründe;)  

 
 Pekiiii bu dişli Demir Adam aşağıdakilerden hangisini seçti bilin bakalım?
 
 
HESAP MAKİNASI :)) ben eşime mühendisi temsilen "tornavida koyalım" demiştim. O da mesleğine olan hassasiyetinden (!)  "tornavidayla mı yapacak mühendisliği, fonksiyonlu hesap makinası koyalım" dedi. Benim tatlı oğluşum bu bilinçle mi seçti bilmiyorum ama:))

 
İşte böyleeee bir kutlamanın daha sonuna geldik:) Nasıl beğendiniz mi?


9 Temmuz 2014 Çarşamba

AKADEMİK YAZILAR/BİLGİSAYAR, TABLET, TELEVİZYON VE ÇOCUK

Birkaç ay önce farklı editörlerden kitaplarına bölüm yazmam için çeşitli teklifler aldım. Asla kıramayacağım hocalarımın bu isteklerine elbette büyük bir mutlulukla olumlu yanıt verdim. Ama şimdi başımı kaşıyacak vaktim kalmadı gene! Hep yazarken “aaaa bunu blogumda yazayım” dediğim bissürü konu geldi aklıma. Bunlardan ilki çocuklarımızın hayatındaki “Teknoloji” yani televizyon, telefonlar, tabletler…
Bissürü kaynak okudum, araştırdım. Malum bizim oğlan da tablete, telefona ve televizyon kumandasına çok düşkün! “Ayyy bizimkinin bunlara hiiiçç ilgisi yok!” diyen annelerden olmak istedim ama maalesef! Tek çözüm televizyon açmamak, bilgisayarı açmamak, tableti ve telefonu elime almamak! Peki soruyorum size bu mümkün mü?
Araştırmalar bebeklik dönemi olarak adledilen 0-2 yaş arası dönemde çocukların bu teknolojik araçlardan uzak tutulması gerektiğini, 3-6 yaşlarında ise günde sadece 13-20 dakika bilgisayar/tablet benzeri araçlara izin verilmesi gerektiğini yazıyorlar. Biraz az değil mi dediğinizi duyar gibiyim!! Sizlerle aynı fikirdeyim bence de biraz az… Ama gene bu araştırmalar diyor ki çocuklarınızı erken çocukluk döneminde çok fazla teknolojinin esiri yapıp, bunları “elektronik bakıcı” olarak kullanırsanız ilerde çocuklarınızda sosyal uyum problemleri, odaklanma problemleri, postür problemleri görebilirsiniz.
Durun hemen panik yapmayın! “Eyvaaahh bugün tam yarım saat tabletle oynadı” düşüncelerini yazarken hissediyorum. Çocukların gelişimi ve psikolojileri bu kadar da pamuk ipliğine bağlı değil. Üst üste hep aynı durumla, yoğun bir şekilde karşılaşırlarsa gelişim olumsuz etkilenebilir. Panik yok! Süre konusunda ise kendi yaptığım bir araştırma yok ben başka araştırmacıların yalancısıyım! Ama unutulmaması gereken en önemli nokta çocukları elektronik oyunlara alıştırıp, açık hava aktivitelerinden, birlikte oynanan oyunlardan, keyifle yapılan etkinliklerden uzaklaştırmamak. Tablet asla ve asla parkta oynamanın önüne geçmemeli, tercih etmesi gerektiğinde parkı tercih eden çocuklarımız olmalı bence…
Evet tabletler çok eğlenceli ve eğlenirken öğreten bir sürü uygulama var. Asla ve asla karşı değilim! Ama çocukların tüm zihnini ele geçirecek kadar maruz bırakılmaması gerektiği de bir gerçek.
Artık bilgisayar çağındayız. Çocuklarımızı bu teknolojik araçlardan ne kadar uzak tutabiliriz ki. Ama  onlar tablet/bilgisayar başındayken mutlaka yanlarında olalım. Nasıl ki minicik çocuklarımızı başıboş sokağa bırakmıyoruz, sanal ortamlarda da asla yalnız bırakmayalım! Bir “tık”la pornografik görüntülere maruz kalması hiç zor değil! Ya da tabletinize tanımladığınız kredi kartı şifrenizle oynadığı oyundaki tavşana binlerce havuç alabilir. Mutfak masrafı çok kabarır ona göre!!
Bir gün kuaförüm saçımı yaparken, bir taraftan da telefonla konuşuyordu. “Göktuğ dediğiniz daha 6 yaşında hanımefendi nasıl hisse senedi alır” dediğini duydum. Benim kuaförün oğlu internette başıboş gezinirken, bilgisayara tanımlı kredi kartıyla, hisse senedi alıyo! Çocuk daha okuma yazma bilmiyor bir düşünün tehlikenin boyutunu! İnternette kimlerle karşılaşabileceğini, nelerin olabileceğini…
Allah hepimizin yavrusunu korusun. Ama işi Allah’a havale etmeden önce biz yavrularımız koruyalım ve onları asla sanal ortamlara kolayca ulaşabilecekleri durumlarda yalnız bırakmayalım…
Demirle ne mi yapıyorum? Demir telefonun açma kapama düğmesine, televizyondaki reklamlara, tablette ki kayan görüntülere çok meraklı. Bunlardan ben vazgeçemiyorum. Çocuğum model alma evresine, biz ne yaparsak onu yapıyor. Ben de onunlayken telefonu ve tableti elime almamaya gayret ediyorum. Zaten alınca da Demir’in eline geçiyor o ayrı! Televizyona gelince, ben pek TV düşkünü değilim, olmasa da olur, babası da genelde belgesel izler. Belgesel de bizimkinin ilgisini çekmiyor! Ama arada reklam çıktı mıııı hipnotize oluyor! Arada izliyor reklam ne yapalım! Kötüden örnek olmaz! 5 dk falan da çizgi film izliyor…
Akademik kimliğimden sıyrılarak birkaç cümle yazmak istiyorum: Bazen biraz rahat bırakmak lazım, 10 dakika reklam izledi diye çocuklar otistik olmaz. Ya da tablette oyun oynadı diye (oyunun niteliği önemli) sosyal uyum problemi yaşamaz. Ama siz ne kadar yasaklarsanız, o kadar tatlı gelir. Sınırlar olmalı ama esnekliği de olmalı. Ne saatlerce teknoloji esiri olsunlar ne de uzak kalsınlar.
Şimdi de akademik kimliğimle yazıyorum: Çocuklarınıza 0-2 yaş döneminde televizyon izlettirmeyin. Tablet/bilgisayar gibi teknolojik araçlardan uzak tutun. Onların yaydığı elektromanyetik alan bile çocuğun gelişimi için olumsuz bir ortam oluşturur. 3-6 yaşlar arasında 13-20 dakika ile bilgisayar kullanımını kısıtlayın. Aksi taktirde okula başladığında bilgisayarlarda ki renkli ve sürekli değişen grafiklere alışan çocuğunuz, geleneksel öğretim sistemi içinde öğrenme ve odaklanma problemi yaşayabilir…
Her çocuk farklı ve kendine özel… Her aile farklı bir yapıya sahip…
Çocuk sizin, karar sizin…
Sevgiler….