28 Mart 2014 Cuma

DEMİR ADAM'I KİTAPLIĞI/ VAK VAK:)

Herkese musmutlu bir cuma diliyorum:) Bu güzel cuma gününde Demir Adam'ın Kitaplığı'nda kendisinin çok severek okuduğu (!) bir kitap var:)



 "Vak Vak" bir dokunma kitabı:) Yukarıda uykulu gözlerle size poz veren yavru bu kitaba bayılıyor:)

Bu kitabın her sayfasında ayrı bir hayvan resmi var. Bebeğiniz dokunarak hem bu hayvanları hissediyor, hem de sizin çıkardığınız sesler yardımıyla onlarla tanışıyor:)


Dokunma kitaplarının özellikle duyuların gelişimini çok güzel desteklediğini düşünüyorum. Aslında kendiniz de evde kedi resimlerinin üzerine tüylü ipleri, köpek kulaklarına süet parçası, timsay yüzeyine oluklu mukavva yapıştırarak da dokunma kartları oluşturabilirsiniz. Sadece hayvanlarda olmak zorunda değil aklınıza gelen, dikkatinizi çeken herhangi bir nesneyi kullanarak da duyu kartları oluşturabilirsiniz.


Kitabın Yayın Evi: Doğan Egmont Yayıncılık
Ben Kitabı Nereden Aldım: Dost Kitap Evi
Kaç yaş okusun: 5-18 ay

Güzel bir hafta sonu diliyorum:))
 
 

25 Mart 2014 Salı

LOHUSA SENDROMU!

İnsan hamile olduğunu öğrendikten sonra hep bebeğine sağlıkla kavuşmayı istiyor, onun için planlar yapıyor, alışverişler yapılıyor, odalar hazırlanıyor… Çok tatlı heyecanlar bunlar fakat doğumdan sonrası pek de umulduğu gibi olmuyor. Çünkü problem uyku değil hormonların sizi dengesiz bir insan haline getirmesi…
Lohusa sendromumu çok çaktırmamaya çalışarak ama içimde fırtınalar koparak yaşadım. Beklediğimden önce doğum yapmak da sanırım bazı duygularımı iyice körükledi.  Bir kere olur olmaz durumlarda ağlama krizlerine kapılma durumu var. Ben ilk ağlama krizime eve geldikten sonra lavaboya gidince kapıldım çünkü doğumdan önce aklıma idrarımı tutamadığımı zannederek geçirdiğim dakikalar  geldi. Daha sonra ertesi gün Demir’i doktor kontrolüne götüreceğimizde ben bir bebekle nasıl dışarı çıkacağım, yanıma ne alacağım diye ağladım, doktordan dönerken Allah’ım nasıl büyüyecek diye ağladım, süt pompasının kablosunun çıkık olduğunu fark etmeyip süt sağmaya çalışırken sütüm kesildi diye ağladım, hastanede giydiğim geceliği görünce ağladım, bebeğimin altını düzgün bağlamayı beceremiyorum diye ağladım, pişik oldu diye ağladım, odası gelmeden doğum yaptığım için bir dolabı bile yok diye ağladım, oğluma doğum kurabiyesi yapamadım diye ağladım, göbeği düştükten sonra o göbeği kaybettim sanıp ağladım, kıyafetlerim olmuyor diye ağladım…. Bu liste uzaaaarr gider. Hormonlar insanı ne hale getiriyor önce bu bebeğe nasıl bakıcam diye ağlıyorsunuz, sonra da benden iyi kimse bakamaz diye!! Ah ahh ne çektin be Aykut!!:)) Benden o dönem ne çektiniz be anne-baba!!:))
Yeni doğum yapmış annenin öncelikli sorunlarından birisi süt oluyor. Geldi gelmedi, yetti yetmedi. Bu sadece annenin değil etraftaki yakın uzak herkesin meselesi haline geliyor. Telefonla tebrik için arayanların bile ilk sordukları soru anne sütü alıp almadığı. Mama da alıyor dendiğinde “niye sütün yetmiyo mu” sorusu geliyor. İşte o soru var ya insanı beyninden vuruyor. Sanki size küfredilmiş gibi hissediyorsunuz.  Bir arkadaşım çocuğuna anne sütü veremediğini anlatırken ağlamıştı. O anda onu hiç anlayamamıştım. Ne var canım mamayla da gayet sağlıklı büyümüş diye düşünmüştüm. Onu anlamak için anne olmam gerekiyormuş.
Aslında erken doğum yapmama rağmen sütüm hemen gelmiş ve oğlum da emmeye başlamıştı. Fakat 3 kg’a ulaşana kadar mama takviyesi de yaptık. Daha sonra doktorumuz benim sütümün yeterli olduğunu mama vermemem gerektiğini söyledi. Söyledi ama bizim Demir Adam mama kesildikten sonra memeye yapıştı. Evet kelimenin tam anlamıyla yapıştı. Saatlerce emiyordu, süt var yok fark etmiyordu. Tabi durum böyle olunca etraftaki herkes bu çocuk doymuyor mama verelim demeye başladı. Benim ise sütümün yetmediğinin vurgulanmasına tahammülüm hiç yoktu!! Mama vermedim, baskılara yenilip verdiğimde ağladım! Nitekim mama versem de vermesem de tam 2 ay memeye yapışık yaşadı. Tam doktorun dediği gibi üçüncü ayın sonunda memeye olan bağı acıktığı zamanlarla sınırlandı! Ama o 2 ayın zorluğu anlatılmaz yaşanır. Her daim memenizi emmek isteyen, size muhtaç bir canlı var, dışarıda da akıp giden bir hayat… Alın size sendrom!!!
Bu yazıyı okuyan yeni anneler size sesleniyorum, doyuyor merak etmeyin, istediği sadece sizin sıcaklığınız, size daha yakın olmak, güvende hissetmek. Sakın kucağa alışır diye düşünmeyin. Biliyorum etraftaki herkes kucağa alıştırma deyip duruyor. Siz onlara direnin, çünkü bebeğin yegane ihtiyacı sizin kucağınız, sıcaklığınız, kokunuz… Ancak bu şekilde güvende ve huzurlu… Bırakın kucağınızda kalsın, kokusunu içinize çekin, yumuşacık yüzünü, minicik ellerini okşayın.. Bırakın dışarıdaki hayat aksın gitsin. Siz bebeğinizle o sarmaş dolaş, iç içe dakikaların tadını çıkarın. Çok değil bir sene sonra yürümeye başlayınca siz kucağınızda dursun isteyeceksiniz ama o gelmeyecek. Kapatın kulağınızı çevrenizdekilere ve bebeğinizi sarın sarmalayın, doya doya öpün koklayın…
Bu yazıyı okuyan anne adayları şimdi de sizlere sesleniyorum! :) Hamilelik çok hızlı geçiyor, içindeyken hiç bitmeyecek gibi geliyor ama doğumdan sonra ne kadar çabuk doğum zamanınızın geldiğini düşünüyorsunuz. Hamileliğiniz sürecinde doğum sonrası planlarınızı mutlaka yapın. Öncelikle doğumdan sonra da bir müddet hamile kıyafetlerinizi giymek zorunda kalacağınız gerçeğini unutmayın. Göbeğiniz birden küçülüp, basenleriniz daralmıyor. Bunun için zaman lazım… Unutmayın doğumdan sonra altı aylık hamile gibi görünmeye devam edeceksiniz ama ödemler, şişler elbette kaybolacak biraz sabır gerekiyor… O nedenle kıyafetlerinizi emzirmeye uygun olarak seçin ve mutlaka doğumdan sonra bebeğinizle dışarı çıkarken giyeceğiniz kıyafetler hazır olsun. Mümkünse önden düğmeli, kolay açılıp kapanabilen cinsten olsun ki zaten acemi olduğunuz emzirme eylemine bir de düğme krizi karışmasın. Bebekle dışarı çıkmam diye asla düşünmeyin en basitinden ilk haftalar rutin doktor kontrollerine gideceksiniz ve muhtemelen minik yavrunuz arabada emmek isteyecek.
Ben ilk doktor kontrolüne giderken hamile elbiselerimden birisini giymiştim. Sıfır yakaydı!! Hastanede bizimki yaygarayı basınca emzirmem gerekti. Bu arada Demir çok zor emdiği için hemşire bana emzirme danışmanlığı vereceğini söyledi. O sıfır yakanın içinden göğsümü çıkarma çabalarımı hatırlıyorum da takdire şayandı doğrusu!!! O nedenle daha da büyüyecek göğsünüzü düşünerek V yakalı, ya da düğmeli kıyafetleri edinmeyi ihmal etmeyin.
Hamile anneler için bir diğer önerim ise bebeğinizi hangi çocuk doktorunun rutin takibine götüreceğinizi mutlaka araştırın. Çünkü doğumdan sonra her ay düzenli takip edilmesi şart. Hamileyken insan bunu da düşünemiyor…
Bir de anne bakım çantanızı da aklınız henüz başınızdayken hazırlayın derim. İçine ne mi koyacaksınız:
-Altını değiştirirken kullanacağınız bir alez
-Bebek bezi
-Yeni doğan için ıslak pamuklu mendil
-Pamuk
- Tülbent
-Yedek kıyafetler (atlet,  tulum, çorap)
-Penye battaniye
İlk etapta bunlar yeterli. Daha sonra çocuğunuzun ihtiyacına göre emzik, biberon, vb. koyabilirsiniz.
Anne bakım çantanız ve kıyafetleriniz hazır olursa ilk doktor gezmeleriniz daha rahat olur diye düşünüyorum.
Bir de unutmadan emzirme önlüğü edinmeyi sakın unutmayın. Yüzyılın icadı! Boyun kısmı ayarlananlardan almanızı tavsiye derim. Hamileyken boynunuzdan geçirerek birkaç deneme yapmanın da zararı olmaz. İlk denemeniz bebekle olacaksa da bunu önce evde denemenizi tavsiye ederim, çünkü ilk denemelerde gizlemek istediğiniz kısımlar konusunda pek başarılı olamıyorsunuz ona göre!!:)





20 Mart 2014 Perşembe

SANISH AKADEMISYEN ANNE OLMUSH:)

Baktım ki Sanish iyice çocuk gelişimine, çocuk bakımına, çocuk kitaplarına yoğunlaştı o zaman isim değişikliği yapmak gerek dedim ve "Akademisyen Anne" oldum :)
Aslında 10 ay önce anne oldum ama o zaman akademisyenlikten eser yoktu valla yalan yok!! Tam 6 ay bilgisayar klavyesine dokunmadım ben! Gerçekten.. Şimdi düşününce buna ben bile inanamıyorum! 10 ay önce dağınık saçlar, üstten hiç çıkarılmayan gecelikler, uykusuzluktan perişan gözler ama gene de bebeği sağlıklı diye mutlu bir acemi anne vardı. Şimdi o anne gene "acemi" ama yeniden akademik kimliğine büründü, parmakları klavye ile buluştu, saçları fönlendi, tırnakları ojelendi! :) Uykusuz gözlere ise kamuflaj yapılıyor!!:))
Akademisyen Anne olarak yazılarım devam edecek, takipte kalın;) Eğer takipteyseniz lütfen yan tarafta bulunan "Akademisyen Anne'yi Takip Et" başlığı altındaki "bu siteye katılın" kısmını tıklayarak kaydolun:) 
Sevgiler...


13 Mart 2014 Perşembe

DEMİR ADAM'IN KİTAPLIĞI/BANYO KİTABI

Bu hafta sizlere Demir Adam'ın Banyosundan sesleniyorum:)


Haftanın kitabı bir banyo kitabı.. Yoksa sizde banyoda da kitap mı olur diye şaşkınsınız!!:)


Oluuurr oluurr hem de harika olur:) Sizin bebeğinizde suya çok düşkünse neden banyoda da kitap olmasın ki? Hem basınca viyk viyk diye ses çıkarıyor hem de suda yaşayan hayvanları tanıtıyor..


Her akşam uykudan önce ılık sularda 10-15 dakika geçiren Demir Adam bazen kitabını da banyoda okumayı tercih ediyor :)


Banyo kitapları sayesinde çocuğunuza hem kitap hem de banyo sevgisini aynı anda aşılayıp bir taşla iki kuş vurabilirsiniz:) Bu arada sakın endişelenmeyin kitabın sayfaları naylonumsu bir malzemeden yapıldığı için çabucak kuruyor.

Kitabın Yayın Evi/Yazarı: Bu kitap sanırım oyuncak statüsünde sayıldığı için yazarı, resimleyeni, yayın evi yok!
Ben Kitabı Nereden Aldım: Imaginarium
Kaç Yaş Okusun: 6-24 ay

Banyosunu yapıp, kitabını okuyan mini minicikler size sesleniyorum: N'oluuuuurrrr sabaha kadar kesintisiz uyuyun!! :)
İmza: Uykuya Hasret Anne..



6 Mart 2014 Perşembe

DEMİR ADAM'IN KİTAPLIĞI/KÖPEKLER BALE YAPMAZ

Demir Adam’ın kitaplığında bu hafta gene çizimleri çok eğlenceli bir kitap vaaar J

Geçen hafta gergedanların krep yiyebileceğini öğrenen Demir Adam bu hafta da köpekler bale yapar mı diye araştırıyor :))


Köpekler Bale Yapmaz isimli kitabımızın konusuna gelince; bale dersleri alan küçük kızın, ona çok özenen bir köpeği vardır. O da bale kursuna gitmek, o da bale yapmak istemektedir. Küçük kız köpeğinin bu isteğini babasına söylediğinde babası “köpekler bale yapmaz” diye yanıt verir. Bale öğretmenine söylediğinde de aynı yanıtı alır. Tabi küçük köpekçik tüm bu yanıtları duyar ve çok üzülür. Ama baleye gerçekten yeteneği vardır. Hemen üzülmeyin küçük köpekçik kitabın sonunda yeteneğini ortaya koyabilecek fırsatı yakalar.


Bu kitap Demir’in gelişim düzeyine uygun değil, fotografta görüldüğü üzere bizim oğlana dişleme kitabı lazım!!  fakat resimlerine bakmaktan çok hoşlandı. Çizimler çok komik. Tütülü bale yapan köpek figürü gerçekten çok eğlenceli!:)


Demir Adam'da  ilerde babası gibi kangal köpeklerine meraklı olursa, bu kitabı okuduktan sonra onları tütülü hayal eder mi acaba? En iyisi ben de bir kitap yazayım “Kangallar tütü giymez!!” :)

Kitabın Yayın Evi: Pearson Yayınları
Çeviren: Gülbin Baltacıoğlu
Yazar: Anna Kemp
Resimleyen: Sara Olgilvie
Ben Kitabı Nereden Aldım: Remzi Kitapevi
Kaç yaş okusun: 3-6 yaş

Sizde bu kitabı çocuğunuza okurken, kitabı yarıda bırakıp tamamlamasını isteyerek yaratıcılık gelişimini destekleyebilirsiniz. Ya da kitabın tamamını okuduktan sonra sence başka hangi hayvanlar bale yapabilir diye sorup, onu düşünmeye, hayal etmeye sevk edebilirsiniz. Sadece bale yapan hayvanlardan oluşan bir hayvanat bahçesini resmetmesini isteyebilirsiniz. Böylece hem yaratıcılıklarını hem de ince motor gelişimini desteklemiş olursunuz.  "Sence köpekler nasıl bale yapar" diye sorup müzik eşliğinde önce dans eden köpekleri, sonra kedileri, sonra kuşları, vb. canlandırabilirsiniz. Böylece bir kitapla çocuğunuzun gelişiminin hemen hemen her bir boyutunu desteklemiş olursunuz.
Sevgiler...

3 Mart 2014 Pazartesi

KURABİYE/DEMİR ADAM'IN SÜNNET KURABİYELERİ

Demir Adam’ın doğumu için ne planlarım vardı ah bi bilseniz..Kapılara smokin giydirmekten tutunda, smokinli bebek beşiklerine kadar neler neler planlamıştım… Sonuçta bir”centilmen” dünyaya merhaba diyecekti… Tabi bizim centilmen biraz aceleci çıkınca tüm hazırlıklar yarım kaldı… Hep sağlıklı doğduğu için şükrettim ama itiraf ediyorum  bir yanım da bu hazırlıkları yapamamaktan dolayı buruk kaldı… Tüm sevdiklerine her fırsatta kurabiye yapan ben kendi oğluma doğum kurabiyesi yapamamıştım.. Bu nedenden olsa gerek artık oğluma kurabiye yapmak için hiçbir fırsatı kaçırmıyorum.. ilk kurabiyelerini çok yakında sizlerle paylaşağım 40 mevlüdü için yapmıştım. İkincisini ise sünnet için:) Tabi bebekle şeker hamurundan kurabiye yapmak çok zor..Uyku saatlerinde yapılabildiği kadar oluyor. Eskiden 2-3 saatte bitebilecek olan kurabiyeler 2-3 günde bitiyor. Ama azimliyim diş, doğum günü, ilk adım hepsine kurabiye yapacağım!!:)

Demir’in sünneti 2014’e girmeye 4 gün kala olduğu için yılbaşı konseptli kurabiyeler yaptık. Kiminle mi? Tabiki de bizim evin “Cake Boss”’u  olan sevgili eşimle:)
 Veee işte karşınızda Demir Adam’ın sünnet kurabiyeleri


Şöyle yakından bakacak olursak:


Bu kurabiyenin boyu 20 cm!!


Bunlarda minikler:)


Pastasız olur mu hiiçç!! Bir de pasta yaptık gecenin üçünde!!:) 
Çok uykusuz kaldık bunları yapabilmek için ama bu yorgunluğa değdi bence.
Şu anda, ben bu satırları yazarken, yanımda uyuyan minik oğlum ilerde sana ergenliğe giriş kurabiyesi falan yapmaya çalışırsam bil ki seni sevdiğimden, utanma benden olur mu? :)))
Sevgilerimle..


2 Mart 2014 Pazar

ÇOCUK GELİŞİMİ/ KUŞLAR

Merhabalar dün Tchibo'nun kasasında uzun bir kuyrukta beklemek zorunda kaldım. Hayır bedava dağıtılan ya da süper indirimli ürünler yoktu ama benim gibi düşünen bir sürü insanla o sırayı bekledik. Tabi insan sıranın kendisine gelmesini beklerken  kasanın yanında duran ürünleri inceliyor!! Marketlerde de öyledir ya tam kasadayken şekerleri, sakızları hatta çikolataları dolduruverirsiniz sepetinize…
Neyse sıranın bana gelmesini beklerken gözüm kasanın tam yanında ki  sepette duran bu kuşlara takıldı. 


İçimden bir ses “düşme bu tuzağaaa ne yapacaksın bu kuşları” derken diğer bir ses “ayy ne güzel belki çok faydalı bir üründür” diyordu. Önce ilk sese kulak verdim, #dirensanish dedim, ama sıra bir türlü bana gelmeyince ikinci ses “al bi incele bakalım neymiş, al bi incele bakalım neymiş” diye bastırınca dayanamadım uzandım ve aldım! İyi ki de almışım :)))))
Sizce bu kuşlar ne işe yarar söyleyin bakalım?


İpucu veriyorum içinde minik top şeklinde jeller var.


Eveett çoğunuzunda tahmin ettiği gibi hem soğuk hem de sıcak kompres yapabilmeniz (burkulma, yanma, vb. durumlarda)  için kullanılabilecek bir ürün. Bir nevi buz/sıcak su torbası. “Ah Sanish ah gene bir pazarlama tuzağına düştün kuş şeklinde olunca farklı mı oluyor” dediğinizi duyar gibiyim. Ama benim amacım bu ürünü oğluma “duyu materyali” olarak kullanmak.


Bir kere elde mıncıklamak çok keyifli :) 


Dişlemek de :)) Ayrıca buzlukta dondurduktan sonra eline verdiğinizde soğuğu algılamasını, sıcak suda beklettikten sonra da sıcağı tanımasını sağlıyorsunuz. Tabi şimdi anneanneler/babaannelerin “çocuğun eline buz mu verilir hasta olur” dediğini duyar gibiyim. Endişelenilecek bir durum yok, zaten elinde 2-3 sn kadar tutabiliyorlar soğuğu. Sıcak olarak kullanıldığında da zaten elini yakmayacak bir sıcaklıkta veriliyor minik ellere..



İlla kuş şeklinde olmasına da gerek yok, eczanelerde küçük kareler halinde satılanlarda olur. Ama renkli ve farklı şekilde olduğu zaman görme duyusunu da harekete geçirdiği ve daha çok dikkat çekerek oğlumun oynama süresini arttırdığı için bu kuşlar kalbimi  fethetti:) 
Erken çocukluk döneminde, duyu eğitimi çocuğun gelişiminde çok büyük bir öneme sahip, çünkü dünyayı duyuları yoluyla algılayıp, öğreniyorlar. Siz bu duyuların gelişimini ne kadar desteklerseniz, çocuğun öğrenme ve gelişim serüvenine o kadar katkıda bulunmuş oluyorsunuz. Duyu eğitimi ile ilgili ayrıntılı bir post hazırladığım için konuyu daha fazla uzatmıyorum veee iyi ki aldım şu kuşları diyorum..
Mutlu pazarlar herkese...