30 Eylül 2012 Pazar

SANISHOBI/MUHTEŞEM ÇARŞAMBA!!!

Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba:) Günler o kadar hızlı ve yoğun geçiyor ki biraz ara vermek zorunda kaldım:(
Fakat tabi ki boş durmadım. Zaten boş boş oturmayı bir türlü beceremiyorum. Özellikle televizyon izleme konusunda bir dikkat eksikliğim var!! Elimde bir şeyle uğraşmıyorsam ya uykuya dalıyorum, ya da hayallere:))) İşte bugün anlatacaklarım bu dikkat eksikliğinin eserleri....
 
Malum her Çarşamba "Muhteşem Yüzyıl" günü. Yani "Muhteşem Çarşamba" :) Dizi başladığından bugüne kadar biz her Çarşamba Ayşegüllerle (Büyük Görümcem) bir aradayız. Ayşegül çok beceriklidir, hani bana "çok marifetlisin" diyenler varya Ayşegül'ü henüz tanımıyorlar;) Neyse ben dizinin başladığı ilk haftalarda dikkatim dağılmasın diye bir çiçek motifi yapmayı öğrendim. Gittim iplerimi aldım ve her çarşamba dizi boyunca çiçeklerimi yaptım. Böylelikle hem dikkatim dağılmadan diziyi izleyebildim hem de tam 240 tane çiçeğim oldu:)))
 


14 Eylül 2012 Cuma

SANISHOBI/KUTU MASALI :)))))))

Bir varmış bir yokmuş, çooookkk uzak diyarlarda yaşamkent denen güzel mi, güzel bir yer varmııışşş. Yaşamkentte alışveriş yapmayı çok seven Sanish isimli bir kız yaşarmış. Sanish ne zaman dışarı çıksa elinde kutularla eve dönermiş. Gel zaman git zaman evde kutular çoğalmış çoğalmış çoğalmıııış. Sanish’in o kadar çok kutusu olmuş ki bir odanın tamamı kutularla dolmuş!!!!!
Günlerden bir gün Sanish korkarak kutu odasına girmiş. Kafasına, ayağına, eline, koluna bir kutu düşecek korkusuyla yüreği pıt pıt atarak bir tanesini çekip almış ve hemen odanın kapısını kapatmış! Sonra oturmuş televizyonun karşısına ve bu kutuyu bir güzel çift taraflı bantla kaplamış. Sonra mı ? Sonraaaaa almış eline bir tığ ve upuzuuunnnnn bir zincir çekmiş…. Bakın bu kutu ne hale gelmiş….
 

Sanish bu kutunun içine mumlarını koymuş....

 

Sanish yaptığı kutuyu çok beğenmiş. Ertesi gün tekrar kutu odasına girmiş ve acele ve panikle bir kutu daha almış. O kutuyu da zincirle kaplamış...
 
 
Sanish bu kutuya da artık kullanmadığı aynalarını koymuuuşşş....
 
 
 
Günler haftaları, haftalar ayları kovalamış. Sanish kutu odasına artık korkmadan giriyormuş çünkü kutular birer birer azalıyormuş... Azalan kutular karşısında Sanish daha çok alışveriş yapabileceğine karar vermiiişşş... :))))
 
Veeeee gökten 3 kutu düşmüüüşşş...
 
 
Birisi Ayşegül'e...


 
Fotograflarını koyması için....
 
 
Diğeri Özgeye....

 
Faturalarını koymaları için....
 

Bu da Arcayaaa....

 
İçine CD'lerini koyması için....
 
Şimdi söyleyin bakalım bu masalın ana fikri nedir?

6 Eylül 2012 Perşembe

KAHVE/LATTENİZİ NASIL ALIRSINIZ?

Geçen gün yazdığım “Terrarium “ postunda minik bahçemden çok yanına koyduğum “Ice Karamel Latte”  dikkat çekti!!! “Onu içtin mi?” “Nasıl yaptın?” soruları birbirini kovaladı. Bunun üzerine ben de nasıl yaptığımı sizlerle paylaşmak istedim.
 
 
 
İyi bir kahvenin sırrı taze çekilmiş olmasında saklı. Sevgili arkadaşımız Murat’ın bize kahve öğütücüsü hediye ettiği günden beri kahvelerimi hep çekirdek olarak alıp, yapacağım kahvenin özelliğine göre inceliğini ayarlayarak çekiyorum. Veee her yer miss gibi taze çekilmiş kahve kokuyor…
 
 
Sonraki aşama espresso yapımı. O Starbucks’da, Gloria’da ayıla bayıla içtiğimiz kahvelerin sırrı espresso’da saklı. Eğer bir espresso makinanız varsa latte, macchiato, moca, americano, capuccino, vb. kahvelerin hepsini evinizin sıcak ortamında hazırlayabilirsiniz.
 
 
Immmmm mis gibi espresso kokusunu fotoğraftan bile alabiliyorum:)  Artık devir değişti misafirlerinize “kahveniz nasıl olsun” sorusu yerine “Lattenizi nasıl alırsınız? Karamelli mi, acıbademli mi? Soğuk mu, sıcak mı? sorularını yöneltebilirsiniz:) Böylelikle çok havalı olursunuz :))))))))))
 
 
Espressomuz hazııır… Bir bardağın 3/2’sini sütle dolduruyoruz. Daha sonra yaptığımız espresoyu bardağın kenarından yavaşça sütün içine doğru karıştırıyoruz. Süt altta, kahve üste kalıyor… Bunu yapmak emin olun hiç zor değil.
 
 
Karamel Latte yapacağımız için karamel şurubuna ve biraz da karamel sosa ihtiyacımız var. İçine karamel değil de çilek, hindistan cevizi, tarçın, vanilya, acıbadem vb. şuruplarından birini koyabilirsiniz. Ben lattemi kahve tadını en yoğun aldığım şekliyle yani çift espressolu ve  sade içmeyi seviyorum.
 
 
 
İçine buz da attık mı kahvemiz hazır. Sıcak yaz günlerinde, benim gibi “kahvemi içmeden uyuyamam” diyenler için, muhteşem bir içecek oluyor. Kışın mı? O zamanda sütümü mikrodalgada ısıtıyorum. Espressomu ekliyorum ve 2 dakika da lattem hazır oluyor. Aslında iyi bir latte için sütü buharla ısıtmak gerekiyor ama itiraf ediyorum ki biraz üşeniyorum, çünkü makinemin buhar püskürme özelliği biraz zayıf ve çok uzun sürüyor. Tabi bir de kurumuş sütü temizlemesi zor geliyor :)
Kahvenizi yudumlarken yanınızda lezzette lezzet katan dost sohbetlerinize ve masum dedikodularınıza (!) eşlik etmesi için


www.coffeeplaylist.com sayfasını ziyaret edebilir, kahvenizi, sohbetinizi müzikle şenlendirebilirsiniz.
Afiye olsun :)


 
 

1 Eylül 2012 Cumartesi

SANISHOBI/CAM FANUSTA BAHÇE -TERRARIUM

Her zaman evimizde, tatile giderken bile konuya komşuya emanet ettiğimiz, çiçeklerimiz oldu. Ben de evlenirken buzdolabı, çamaşır makinesi, koltuk, dolap alışverişine bir de yeşil yapraklı bitkileri ve çiçekleri ekledim:) Henüz bulaşık makinemiz yoktu ama yukamız, dracenamız, sardunyalarımız tamamdı:)
Benim yeşil yaprak düşkünlüğümü bilen canım arkadaşım Özge geçen hafta “Sanish sana bir şey hazırlıyorum bayılacaksın, hatta sen de yapacaksın” dediğinde 3 gün boyunca acaba Özge ne yapıyor diye hafiye gibi araştırdım!! Özgem itiraf ediyorum “bakma n’olur” dedin ama takip ettiğin bloglara , facebook’da beğendiğin sayfalara bile baktım ama bulamadım:(  Tabi hep yanlış iz sürmüşüm, pastacılık, kahve yapımı ya da tığla-şişle-yünle yapılan bir şeyler aramıştım... Oysa ki Canım arkadaşım bana bir “Terrarium” yapmakla uğraşıyormuş!! Evet doğru okuyorsunuz “Terrarium” !!!
 
 
İşte bu Özgem’in benim için hazırladığı Terrarium :) Terrarium yoğun nem isteyen bitkilerden oluşan bir çeşit akvaryum. Bitkiler ağzı kapalı ortamda nefes alıyor, terliyor, sonra fanusunuzun ya da kavanozunuzun içinde damlacıklar oluşuyor. Yani bir nevi küçük bir seranız oluyor.
 
Aslında terrarium kertenkele, solucan, vb. sürengenler için yapay bir yaşam alanı olarak da hazırlanıyormuş. Bir nevi karada yaşayan hayvanlar akvaryumu oluyormuş. Seçtiğiniz canlının gereksinimleri doğrultusunda doğal bir ortam-yaşam alanı- hazırlıyormuşsunuz. Mesela kertenkele için ağaç dalları, vb. ekliyormuşsunuz. Neyseki her türlü börtü böcekten korkan benim terrariumumda sadece şirin bitkiler, taşlar ve ağaç kabukları var:)
Eğer ilginizi çektiyse google görsellerde çok farklı çeşitleri var. Nasıl yapılacağı, nasıl bakılacağı ile ilgili ayrıntılı bilgilere ve videolara da  ulaşabiliyorsunuz.
 
 
Terrarium’un bol ışık alması ve ağzının kapalı kalması gerekiyormuş. Ben de balkonda cam kenarına koydum. Öğlen kahvemi içerken de küçük bahçemi  bol bol inceledim:)
Özgemmm çoook teşekkür ederim, beni çok mutlu ettin:))) Böyle orijinal ürünlerin beyni sensin;)
 
Herkese keyifli sohbetlerle dolu bir hafta sonu diliyorum....