20 Nisan 2014 Pazar

DEMİR ADAM/ BEBEKLE YAŞAM VOL 2- DÜĞÜN


Doğumdan sonra başınıza gelebilecek en zor durumlardan birisi de gitmek zorunda olduğunuz düğünler… Hiç abartmıyorum inanın. Öncelikle bebeğiniz akşamları sizsiz durmuyor, sürekli emmek istiyor evde bırakamıyorsunuz. Eee düğüne götürünce de orada aşırı ses, ışık ve sevgi gösterine maruz kalıyor. Ama mecbursunuz gitmeye, bebeği de yanınıza alıp gidiyorsunuz… Sonuçta o sizin en yakın arkadaşınız, sevdiğiniz bir dostunuz ya da kuzeniniz.
Demir ilk düğününe 4 aylıkken gitmiş ve tüm düğün boyunca uyumuştu. O kadar yüksek sesli müzikle nasıl o kadar derin uyuduğunu hala anlayabilmiş değilim. İlk düğünü referans alarak Demir’i 6 aylıkken çok sevdiğimiz bir arkadaşımızın düğününe götürdük. Nasılsa düğünlerde uyuyordu. Hatta nasılsa uyuyacak pijamasıyla mı götürsem diye bile düşündüm, çünkü bir önceki düğünde çok süslenmiş, ama hiiiiiç pusetinden çıkmamıştı. Ama ben gene de pijamayla götürmedim tabi, papyonunu, pantolon askısını ve rugan ayakkabısını giydirdim :)
Öncelikle düğüne gitmeden önce “ne giyicem ben şimdi” sorunuyla karşı karşıya kalıyorsunuz. Doğum yapmışsınız eski kıyafetler olmuyor. Yeni bir şey alsanız boşa masraf nasıl olsa zayıflayacaksınız!.. Ama düğünde de arkanızdan “Ayyy hala doğum kilolarını verememiş” ya da “ bi çocuk doğurdu saldı kendini” gibi cümlelerin sarf edilmesini de istemiyorsunuz.. Bir de emzirme eylemi var düşünülmesi gereken, ona uygun kıyafet seçmek lazım…
İşte ben de “ne giycem şimdi de hem bakımlı hem zayıf görünücem” sorularıyla gardırobumun hepsini yatağın üstüne indirirken eski elbiselerimden birinin içine zorla girebildiğimi keşfettim. Fakat elbisenin fermuarı çoook zor kapanıyordu. Terziye verip fermuarı öne aldırmama rağmen istenilen rahatlık düzeyine ulaşmamıştı. Ancak birinin yardımıyla fermuar çekilebiliyordu. Ben fermuarı kavuşabildiği kadar bir araya getiriyordum, eşimde var gücüyle çekiyordu! Tabi unutulmaması gereken en önemli şey ise emzirmek zorunda kalınabileceği. Ben o elbiseyle emzirmek için o fermuarı açıp, elbiseyi neredeyse çıkarmak zorunda kalacağımı bile bile yeni bir elbise almamak için bu riske girdim. Sonuç da Demir düğün boyunca uyuyacakti….
Düğün günü elbiseyi giymeden Demir’i bir güzel emzirdim. Bir de üstüne 90 cc mama verdim. Planım bu tokluk derecesiyle çocuğun kesin uyuyacağı yönündeydi. İlk defa o gece Demir’e o kadar çok mama verdiğimiz için biraz vicdanım rahatsız olsa da “yapcak başka bir şey yok” düşüncesiyle kendimi rahatlattım.
Düğün salonuna girdiğimizde salonda hafif bir müzik çalıyordu ve benim miniğim midesinde tıka basa anne sütü+90 cc mama olmasına rağmen bir türlü uykuya geçemiyordu. Bir de sevmek isteyen eş dost sırayla kucağına alınca bizim ki feryadı kopardı. Hiçbir şekilde sakinleşmeyen bebeğimizi sakinleştirmenin tek bir yolu vardı “emzirmek” !!! Benim üstümde ise dapdaracık elbise… Neyse başka çaremiz yok diyerek eşimle birlikte gelin odasının yolunu tuttuk. Neyse ki gelinle damat henüz ilk danslarını yapmakta oldukları için odayla işleri yoktu. Mecbur elbiseyi boynuma kadar sıyırarak, dona, sıkıla bebeğimi emzirdim, biraz sakinleşti ama uyumadı. Neyse en azından sakinleşti diyerek tekrar arkadaşlarımızın yanına döndük. Pusetinde durmayı kesinlikle reddetti, kucağımızda biraz ışıkları seyrettikten sonra onu sevmeye çalışan bir arkadaşımızın yüzüne bakıp bakıp ağlamaya başladı. Hadiiii bi türlü sakinleşmiyo… Elimizde Demir’in o sıralar en sevdiği plastik bir oyuncak ve ağlayan altı aylık bir bebekle gene gelin odasının yolunu tuttuk. … Neyse gene emzirme eylemini gerçekleştirdikten sonra bu sefer benim fermuar kapanırken biraz tekledi. Zaten kucağımda bebek olduğu için fermuar kapatma konusunda gereken desteği veremiyordum! Neyse ki fermuarı patlatmadan kapatmayı başardık. Tekrar döndük masamıza. Bu sefer de teyzelerden bir tanesi  “Aaa Ali Kangal’ın torunu bu mu?” diye haşince vura ısıra sevince geri dönülmez yola yeniden girdik. Ben, eşim, Demir ve plastik oyuncağımızla 5 dk önce bulunduğumuz aynı yerde ve aynı pozisyondaydık... Gitsek mi gitmesek mi diye konuşurken Gelin odasına girmek istedi! Neyse benim emzirdiğimi öğrenince vazgeçti, anlayışlı gelin… Tabi biz “ayyy gelin odasını da zapt ettik, ayıp oluyo” düşünceleriyle ve “Allah’ım n’olur fermuar patlamasın”  yakarışlarıyla bir emzirme seansını da çocuğu uyutamayarak tamamlayıp, salona döndük. Eşimin gel biraz daha mama verelim fikrine karşı koymadan 60 cc daha mamayı Demir’e verdikten sonra uyuması için kucağımızda sağa sola salınırken, bizimki gene başladı mı ağlamaya!!!  Sallıyoruz, öpüyoruz, okşuyoruz, çeşitli şaklabanlıklar yapıyoruz susmuyor, susmuyor! Hadi bakalım gene gelin odasına…  Bu sefer gene abuk subuk bir pozisyonda emzirmeye çalışırken gene gelinin odaya geleceği tuttu. Parfümünü istiyormuş, kapı aralığından yüzsüz yüzsüz verdik parfümü. Sonuçta orası artık gelin odası değil, emzirme odası değil mi?!!! Demir gene uyumayınca “en iyisi gidelim düğünü nasıl olsa göremiyoruz, çocuğa daha fazla işkence etmeyelim” dedik.. Neyse ben toparlandım, eşim elbisenin fermuarıyla uğraşıyor, benim kucağımda Demir… bilin bakalım ne olduuu?? Hayır hayır fermuar patlamadı, Demir babasının ellerine kustu!! Sağa sola bakıyoruz peçete falan yok! Biz de anne bakım çantası yerine plastik oyuncakla dolaştığımızdan yanımızda silebileceğimiz hiçbir şey yok! Benim fermuar kapanmıyor bu arada. Ben tek elimde Demir, uğraşıyorum olmuyor, eşimin elleri berbat kapıyı bile açamıyo!! Bu arada yanımızda telefon da yok! Eşimin kravatını gözden çıkarıp, daha sonra da benim fermuar operasyonumu tamamladıktan sonra düğünden kaçarcasına ayrıldık. Şimdi bunları gülerek yazıyorum ama ne kadar stres olmuştum anlatamam. Emzirme odasındaki varaklı ayna dışında O düğünden hiçbir şey hatırlamıyorum, ne gelinin saçını ne gelinliğini ne mönüyü!!! Bi ara keman çalıp dans eden kızlar görmüş olabilirim..
Bu yazının ana fikrine gelince:
1.       Eğer bebekle düğüne gidiyorsanız emzirmeye uygun bir kıyafet seçin
2.       Baktınız ki çocuk durmuyor, zorlamayın, tebrik edin, çıkın
3.       Bebeğinizi emzirmeye götürürken mutlaka anne bakım çantanızı da yanınıza alın
4.       Mümkünse bebekle düğüne gitmeyin! :))


2 yorum:

  1. Yaşaması kötüdür eminim ama okuması çok eğlenceliydi. :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar:) gerçekten yaşaması çok zordu ama akıllanmıyorum ki düğünlere devam!!! Eğlenerek okumanız beni çok mutlu etti:) Sevgiler...

      Sil